Dürbün, gökyüzü gözlemciliğine yeni başlayanlar için ideal bir gereçtir. Ne var ki birçoğumuzun evinde bulunan dürbünü alıp gökyüzüne çevirmek pek de aklımıza gelmez. Oysa ister gökyüzü gözlemciliğine yeni gönül vermiş olun, isterse bu işin uzmanı olun dürbün yanınızdan ayırmamanız gereken araçlardan biridir.
Bir dürbünle neler yapabileceğimize birkaç örnekle değinelim: Ortalama bir dürbünle, karanlık bir gökyüzünde yaklaşık 150.000 yıldızı seçebiliriz. Çıplak gözle en iyi koşullarda ancak 3000 kadar yıldız görebildiğimizi varsayarsak, bu sayı hiç de az değil. Çıplak gözle silik bir ışık bandı olarak gördüğümüz Samanyolu, dürbünle, sayısız yıldız, yıldız kümesi ve bulutsudan oluşan bir kuşağa dönüşür. Dürbünle normalde beyaz noktacıklar olarak gördüğümüz yıldızların renklerini ayırt edebiliriz. Jüpiter’in dört büyük uydusunu görebilir, hareketlerini izleyebiliriz. Çıplak gözle görülmeleri hemen hemen olanaksız olan mavi gezegenler Uranüs ve Neptün’ü, mavi birer nokta olarak da olsa görebiliriz.
Bazı gökcisimlerini gözlemenin en iyi yolu onlara bir dürbünle bakmaktır. Andromeda Gökadası, Ülker ve Hyades gibi yıldız kümeleri ile yakın kuyrukluyıldızlar dürbünün görüş alanını doldurduklarından, en iyi dürbünle gözlenirler; onlara teleskopla baktığımızda, ancak küçük bir bölümlerini görebiliriz. Dürbünle, Ay’daki en az 100 krater ve dağ yapısını seçebiliriz. Bir dürbünle yapabileceğimiz gözlemler, yukarıda saydıklarımızla sınırlı değil. Bu örnekleri artırmak mümkün.
Peki, her dürbünü gökyüzü gözlemlerinde kullanabilir miyiz? Bu soruya vereceğimiz cevap evet olsa da, soruyu şu şekilde sorduğumuzda söylenecek birtakım şeyler var: “Gökyüzü gözlemciliği için kullanılacak dürbünlerin hangi özelliklere sahip olması iyidir?”
Bu sorunun yanıtından önce dürbünlerin yapıları konusunda biraz bilgi sabibi olmakta yarar var. Dürbünlerin optik özellikleriyle mercekli teleskopların optik özellikleri çok benzerdir. Bir farkı, iki teleskobun birleştirilmesiyle oluşturulmalarıdır. Bu teleskoplardan her biri iki temel parçadan oluşur. Bunlardan birisi, ışığı toplamaya yarayan objektiftir. İkincisiyse, göz merceği ya da oküler olarak adlandırılan mercek takımıdır. Göz merceği, objektiften gelen ışınları paralel hale getirerek bakılan cismi görmemizi olanaklı kılar.
Çoğu dürbünde objektif ve göz merceği arasında bir prizma sistemi bulunur. Işık prizmanın içinde birkaç kez yansır ve bu dürbünün uzunluğunun azalmasını sağlar.
Dürbünün özelliği görüntüyü büyütmesinin yanında çıplak gözden daha çok ışık almasıdır. Burada objektifin alanı dolayısıyla da çapı önem kazanır. Toplanan ışık miktarı, çapın karesiyle orantılıdır. Dürbünlerin üzerinde, 10×50, 6×25 gibi ifadeler yer alır. İşte bu sayılar, büyütme gücünü ve objektif çapını büyütme gücünü ifade eder. 10×50’lik bir dürbün 10 kez büyütür ve objektif çapı 50 mm’dir.
Gökyüzü gözlemciliğinde kullanılan dürbünler genelde büyük çaplıdır. 40 mm’den küçük mercek çaplı dürbünler yeryüzü gözlemlerinde yeterli olmakla beraber, sönük cisimleri göstermede gökyüzü gözlemlerinde yetersiz kalabilir. Küçük çaplı dürbünler gezegen ve Ay gözlemlerinde kullanılabilir. Gökyüzü gözlemlerinde kullanılacak bir dürbünün büyütme gücü gözlemcinin tercihine göre değişebilir. Geniş alanı gözlemek isteyen gözlemcilerin tercihi 7x 12x arasında olmalıdır. Bu büyütmelerdeki dürbünler rahatlıkla elde tutularak kullanılabilir. Daha fazla büyütme isteyen gözlemcilerin bir üç ayağa yerleştirilmesi için gerekli donanıma sahip dürbünleri tercih etmesi yerinde olur. Bu görüntünün fazla titremesini önler.
Dürbün alırken, onun istenilen nitelikte olup olmadığını anlamak için, kendiniz birtakım denemeler yapabilirsiniz. Bunları belli başlıklar altında toplayacak olursak:
Ağırlık: Dürbünün olabildiğince hafif olmasına özen gösterin. Ağır dürbünleri uzun süre kullanmak ve taşımak boyun ağrılarına neden olabilir.
Paralellik: Aydınlık bir yere doğrulttuğunuz dürbünü gözlerinizden birkaç santimetre uzaklaştırın ve göz merceklerine bakın. Göreceğiniz ışık diski, yuvarlak ve düzgün olmalıdır. Yanlış yerleştirilmiş bir prizma bozuk ve düzgün aydınlanmamış bir görüntü verir. Ayrıca, prizmalardan biri ya da ikisi yerinden oynadıysa dürbünü oluşturan teleskopların paralelliği bozulacak, bu da rahatsızlık verecektir. Bunu denemek için dürbünü gündüz aydınlıkta uzak bir hedefe çevirin. Eğer “şaşılık” hissediyorsanız dürbünün prizmalarının yerleşiminde sorun vardır. Dürbünden baktığınızda görüntü düzgün bir daire şeklinde olmalıdır. Filmlerde iç içe geçmiş şekilde gösterilen “dürbün efekti” normalde olmaması gereken bir şeydir. Eğer dürbün bu şekilde gösteriyorsa ya gözmerceklerinin açıklığını yanlış ayarlamışsınızdır ya da dürbünde ciddi bir paralellik sorunu vardır.
Mercekler: Dürbünle hem gece hem de gündüz bakın. Merkezdeki görüntünün net ve keskin olmasına dikkat edin. Merkezden kenara, yarı yola kadar görüntü çok net olmalı, renkler ayrışmamalıdır. Gece yapacağınız gözlemde, yıldız gibi noktasal bir ışık kaynağına bakın. Görüntü dağılmamalı ve renklere ayrışmamalıdır. Kenarlarda görüntünün bir miktar bozulması normal, ancak bu dikkat çekici derecede olmamalı.
Görüş açısı: Dürbünle baktığımızda gördüğümüz görüntünün açısal çapı bir başka önemli özellik. Bu değer 7×50’lik dürbünlerde ortalama 7°, 10×50’lik dürbünlerde 5° ila 6°’dir. Büyütme arttıkça görüş açıcının bir miktar azalması normaldir. Bazı düşük kaliteli dürbünlerin görüş açısı daha düşüktür. Bunlarla baktığınızda bir tünelin içinden bakıyor hissine kapılırsınız. Görüntünün kenarlarında önemli bozulmalar olmadığı sürece olabildiğince geniş görüş açışına sahip dürbünleri tercih edin.
Dürbünün olabildiğince hafif olmasına özen gösterin. Ağır dürbünleri uzun süre kullanmak ve taşımak boyun ağrılarına neden olabilir.
Aydınlık bir yere doğrulttuğunuz dürbünü gözlerinizden birkaç santimetre uzaklaştırın ve göz merceklerine bakın. Göreceğiniz ışık diski, yuvarlak ve düzgün olmalıdır. Yanlış yerleştirilmiş bir prizma bozuk ve düzgün aydınlanmamış bir görüntü verir. Ayrıca, prizmalardan biri ya da ikisi yerinden oynadıysa dürbünü oluşturan teleskopların paralelliği bozulacak, bu da rahatsızlık verecektir. Bunu denemek için dürbünü gündüz aydınlıkta uzak bir hedefe çevirin. Eğer “şaşılık” hissediyorsanız dürbünün prizmalarının yerleşiminde sorun vardır. Dürbünden baktığınızda görüntü düzgün bir daire şeklinde olmalıdır. Filmlerde iç içe geçmiş şekilde gösterilen “dürbün efekti” normalde olmaması gereken bir şeydir. Eğer dürbün bu şekilde gösteriyorsa ya gözmerceklerinin açıklığını yanlış ayarlamışsınızdır ya da dürbünde ciddi bir paralellik sorunu vardır.
Dürbünle hem gece hem de gündüz bakın. Merkezdeki görüntünün net ve keskin olmasına dikkat edin. Merkezden kenara, yarı yola kadar görüntü çok net olmalı, renkler ayrışmamalıdır. Gece yapacağınız gözlemde, yıldız gibi noktasal bir ışık kaynağına bakın. Görüntü dağılmamalı ve renklere ayrışmamalıdır. Kenarlarda görüntünün bir miktar bozulması normal, ancak bu dikkat çekici derecede olmamalı.
Dürbünle baktığımızda gördüğümüz görüntünün açısal çapı bir başka önemli özellik. Bu değer 7×50’lik dürbünlerde ortalama 7°, 10×50’lik dürbünlerde 5° ila 6°’dir. Büyütme arttıkça görüş açıcının bir miktar azalması normaldir. Bazı düşük kaliteli dürbünlerin görüş açısı daha düşüktür. Bunlarla baktığınızda bir tünelin içinden bakıyor hissine kapılırsınız. Görüntünün kenarlarında önemli bozulmalar olmadığı sürece olabildiğince geniş görüş açışına sahip dürbünleri tercih edin.